-
1 kuru kalabalık
озвонч. -ğı1) толпа́ безде́льников2) ни к чему́ не приго́дные ве́щи -
2 kuru kalabalık
useless crowd -
3 kuru
kuru trocken; getrocknet, Trocken-; Blume vertrocknet; Boden nackt; Brunnen ausgetrocknet; Kind schwächlich, mager; Person nüchtern; Sitz, Stuhl ungepolstert, hart; leer (z.B. Wahn); fig trocken, müde, schwunglos (erzählen);kuru fasulye weiße Bohnen f/pl;kuru gürültü Lärm m um nichts;kuru kahve Kaffeebohnen f/pl;kuru başına kalmak ganz allein bleiben;kuru ekmek trocken Brot n (ohne Zubrot);kuru kalabalık bloße, unnütze Menge (von Menschen) -
4 kuru
1) в разн. знач. сухо́йkuru çeşme — вы́сохший исто́чник
kuru rüzgâr — сухове́й
kuru soğuk — сухо́й моро́з
2) сушёный; вы́сохшийkuru incir — сушёный инжи́р
kuru meyva или kuru yemiş — сухофру́кты
kuru üzüm — сушёный виногра́д, изю́м
kuru yaprak — сухо́й лист
3) сухоща́вый, худо́й, то́щийkuru kemik — то́щий, худо́й, ко́жа да ко́сти
kara kuru bir adam — то́щий челове́к
4) в разн. знач. го́лый, пусто́йkuru ekmek — пусто́й хлеб
kuru oda — пуста́я ко́мната
kuru tahtada kalmak — лиши́ться всего́, оста́ться ни с чем (букв. оста́ ться на го́ лых доска́х)
kuru toprak üzerinde, kuru yerde — на го́лой земле́
5) перен. необосно́ванный; пусто́йkuru gürültü — напра́сный шум
kuru hulyalar — пусты́е мечты́
kuru iftira — напра́слина, я́вная клевета́
kuru kalabalık etmek — окола́чиваться без де́ла
kuru kuruya — напра́сно, по́пусту
kuru laf — а) пуста́я болтовня́, пусты́е слова́; б) нереа́льные (пусты́е) обеща́ния
kuru sıkı — а) холосто́й вы́стрел; б) притво́рный гнев
kuru sıkı atmak — сде́лать холосто́й вы́стрел, стреля́ть вхолосту́ю
kuru sıkı tehdit — пуста́я угро́за
kuru vaitler — пусты́е обеща́ния
◊
kuru başına — оди́н; оди́н как перст◊
kuru başına kalmak — оста́ться совсе́м одному́◊
kuru gösteriş — показу́ха◊
kuruda kalmak — сиде́ть на мели́ (о судне)◊
kuru ağaç gölgesinde sığınılmaz — посл. под го́лым де́ревом не укры́ться -
5 kuru
"1. dry; dried. 2. dead (plant). 3. emaciated, thin. 4. bare, unadorned, unfurnished. 5. empty, hollow, vain, meaningless. 6. dry, unfeeling, curt (utterance). 7. slang hashish, hash. - başına all alone. - başına kalmak to be left without friends or relatives, be all on one´s own. - çeşme dry fountain. - duvar dry wall. - ekmek dry bread, bread eaten with nothing else. - erik prune. - fasulye 1. dried beans. 2. a dish made of stewed dried beans. - filtre dry filter (for an air conditioner). - gürültü 1. meaningless excitement, much ado about nothing. 2. bluster, empty talk. - hava dry air. - havuz naut. dry dock, floating dock, floating dry dock. - iftira sheer calumny. - incir dried fig. - kafes mere skeleton, skin and bones. - kalabalık 1. crowd of idle onlookers. 2. useless and worn-out things, junk. -da kalmak naut. (for a ship or boat) to be grounded at low tide. - kaymak clotted cream, Devonshire cream. - köfte grilled meat patty. - kuruya uselessly, in vain. - kuyu dry well, cesspool, sink. - laf empty promise(s). - laf karın doyurmaz. proverb Empty promises don´t fill one´s belly. - meyve bot. nut. - ot 1. hay. 2. dried herb. - öksürük dry cough. - poğaça a flaky, savory pastry. - sıkı 1. blank (shot). 2. bluff, empty threat. - sıkı atmak to utter empty threats. - soğuk dry cold. - tahtada kalmak to be left without a stick of furniture in one´s house. - tekne hull, hulk. - temizleme dry cleaning. - temizleyici dry cleaner. - üzüm raisins. - vaat empty promise. -nun yanında/arasında yaş da yanar. proverb Sometimes the innocent suffer along with the guilty. - yemiş 1. dried fruit. 2. (edible) nuts. - yemişçi seller of dried fruit and nuts."
См. также в других словарях:
kuru kalabalık — is., ğı 1) Hiçbir iş yapmayan insan topluluğu 2) Hiçbir işe yaramayan, kırık dökük eşya … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuru — sf. 1) Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı. H. E. Adıvar 2) Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan Kuru çöl. Kuru tepeler. 3) Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalabalık — is., ğı 1) Çok sayıda insanın bir araya gelmesiyle oluşan insan topluluğu Kalabalık içinde zorlukla boş bir masa bularak oturdum. A. Haşim 2) Gereksiz, karışık şeyler topluluğu 3) sf. Sayıca çok Köy kahvesinin içi bu akşam her zamankinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük